Bir kesim de şöyle demektedir: Sen, kitap ehline mensub kimsenin, yüce Allah'tan başkasının adına kestiğini işitecek olursan, sakın ondan yeme. Aslıab-ı kiramdan Ali, Aişe ve İbn Ömer bu görüştedir. Bu Tavus ve el-Hasen'in de görüşüdür. Onlar, yüce Allah'ın.: "Üzerlerine Allah'ın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o, elbetteki bir fısktır" (el-En'âm, 6/121) buyruğuna dayanarak bu görüştedirler. Mâlik ise, bunu haram kılmaksızın: Ben bunu (bundan yemeyi) mekruh görüyorum, demekle yetinmiştir. (el-camiu li-Ahkamil-kuran)
Kuran ve arapçada ehlibeyt kavramı nedir? ahzab suresindeki ehlibeytle alakalı ayetin kim için söylendiği. Ehli beytin kim olduğunu detaylı inceleyen ve sorgulayan sesli dersleri dinlemek için tıklayınız.
Bu ders serisinde peygamberimiz a.s.v.'in eşlerini tek tek ele alınıp incelenecektir. Bu dersleri ve sitemizdeki diğer dersleri linklerin üzerine sağ tıklayarak farklı kaydet demek sureti ile bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.
Bu din, cehalet yerine ilimden, noksanlık yerine kemalden, zayıflık yerine güçten, heva yerine hikmetten kaynaklanan Rabbani sistem ilkesine dayanır. Şüphesiz insanlığın bu sisteme olan ihtiyacı ona kin besleyenlerin kininden daha büyüktür. İnsanlığın Allah'a O'nun hayat için gönderdiği sapasağlam sistemine dönmekten başka kurtuluş yolu yoktur. Biz, insanların Allah'a, O'nun hayat sistemine döneceklerine, gerçekten geleceğin İslamın olacağına inanıyoruz.
Kutub, cahiliye karanlığında bir meşale olan Yoldaki İşaretler'de Kur'an temelli bir akidenin ve yalnızca bu akidenin hayat verdiği İslami hareketin, İslam toplumunun yeniden inşası için önemli bir adım olduğunu söylüyordu. Şayet bu çağrının Mısır halkında güçlü bir şekilde yankılanmasına fırsat olsaydı, tarihin başka bir istikamet kazanması ihtimali yüksekti.
1965 yılında, Yoldaki İşaretler'de yer alan düşüncelerinin kendisi için nasıl bir tehdit oluşturduğunu fark eden Abdülnasır'ın emriyle Seyyid Kutub tekrar tutuklandı ve mahkeme sonunda idamına karar verildi.
Hapis ve işkence döneminin yeniden başladığı bu süreçte, Abdünnasır, özür dilediği takdirde Seyyid Kutub'u affedeceğini söylüyordu, hatta bunun için ailesini dahi baskı altına alıyordu ama 60 yaşında olmasına ve türlü işkencelere rağmen, Seyyid Kutub davasından vazgeçmedi ve Nasır'ın teklifine karşı şu tarihi cevabını verdi:
"Eğer Allah kanunu ile mahkum edilmişsem ben Hakk'ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkum olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah'a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır."
Müslümanlara her türlü cahiliyeden koparak Kur'an'a dönmeleri çağrısında bulunduğu Yoldaki İşaretler, bir bakıma Seyyid Kutub'un idam fermanı oldu.
İnfaz kararı 29 Ağustos 1966'da uygulanan Seyyid Kutub, vahye şahitliğini şehitlik mertebesine taşırken, geride bıraktığı eserleri ve düşünceleri ile İslami mücadele yolunda önemli bir işaretçi olarak yerini alıyordu…
İnsan, İlah'ın ne olduğunu, Rabb'ın ne anlama geldiğini, İbadetin neden ibaret olduğunu, dinin neye dendiğini anlamazsa, şüphesiz, Kur'an-ı Kerim'in tamamı onun gözleri önünden, manasından hiçbir şey anlaşılmayan, gelişi güzel bir söz yığını gibi geçer gider. Bu durumda da Tevhid'in hakikatini bilemez; şirkin mahiyetini kavrayamaz. İbadetini Allah'a tahsis etmeye gücü yetmediği gibi, dininde de ihlasla Allah'a yönelemez. Bu dört terimin ifade etmek istediği mana, şahsın zihninde kapalı, karışık kalırsa ve onların manaları hakkında insanın bilgisi noksan olursa, tabi ki ona Kur'an-ı Kerim'in hidayet ve irşad adına sunduğu şeyler de karışık görünür. Kur'an-ı Kerim'e inanmakla beraber inancı ile bütün amelleri noksan kalır.
Furkan vakfı kurucularından olan Alparslan Kuytul hocanın 2012 yılı içerisinde yapmış olduğu iman küfür sınırı adlı ders serisini yayınlıyoruz. sabırla dinlemenizi tavsiye ederiz. Ön yargıları kenara bırakarak, birbirimizi ötekileştirmeden tahammül ve sabırla dinlemeniz dileği ile.
Sözlükte aciz bırakan, güçsüz kılan, karşı konulmaz, harika olay, kudretsizlik ve takatsızlık veren iş anlamlarına gelen mucize, dini bir terim olarak, insanların benzerini meydana getirmekten aciz kalacakları, peygamberlik iddiasında bulunan zattan adetin hilafına ve tabiat kanunlarının aksine olarak ve meydan okuma üslubu ile zuhur eden harikulade olay demektir.
Peygamberin nübüvvet davasını ispat ve doğrulamak amacıyla gösterilirler. Herhangi bir olayın mucize olabilmesi için onun nübüvvet görevi verilmiş kişilerin elinde ortaya çıkması gerekir. Mucize gerçekte Allah’ın fiilidir, “peygamber mucizesi” denilmesi mecazîdir. Mucizenin, tabiat kanunlarının çok üstünde ve onlara aykırı olması, iddiaya uygun olarak ortaya konulması, bir yalanlama ya da inkârdan sonra meydana gelmesi ve insanoğlunun aciz kaldığı bir olay türünden gerçekleşmesi gerekir.
Peygambere verilen mucizeler, bir yönüyle imanın temel esaslarından olan nübüvvetle, diğer yönüyle de vahiy ile alâkalıdır. Dolayısıyla mucizeye inanmak gerekir: “Dediler ki: 'Ona, Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!' De ki: 'Mucizeler ancak Allah katındadır ve ben ancak apaçık bir uyarıcıyım” (Ankebut, 29/50) Muceze akıl bakımından da imkansız değildir. Çünkü her an insanın çevresinde meydana gelen olaylar ve hayatın her alanı mucizelerle doludur. Varlıkların yaratılmaları, ömürleri tamamlanınca yok olmaları ve hayatın kesintisiz olarak devam etmesi bunun en güzel örneğidir. Sürekli müşahede ettiğimiz ve bu nedenle değişmez sandığımız tabiat kanunlarını var eden Allâh’tır Allâh bu kanunları dilediği zaman, peygamberlerinin peygamberliklerini ispat için değiştirebilir. Bu durumda mucizenin vukuu için aklî bir engel yoktur.
Müslüman bacılarımızı da unutmadık. Kendilerine ihsan üzere uymakla görevli oldugumuz ilk nesil müslümanlar. Kuran'ın ve sünnetin taşıyıcıları rasulullah incinirde amellerimiz boşa çıkar diye seslerini kısanlar...
Kendilerine ihsan üzere uymakla görevli oldugumuz ilk nesil müslümanlar. Kuran'ın ve sünnetin taşıyıcıları rasulullah incinirde amellerimiz boşa çıkar diye seslerini kısanlar...
Ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz. Bizi doğru yola ilet. Doğru yola ilettiklerinin yoluna. Gazaba uğramış ve dalalete sapmış olanların yoluna değil. Amin. Ali Küçük hocanın anlattığı fatiha suresinin tefsirini dinleyiniz.